Menu



    “ İyi fotoğraf nasıl çekilir? “ Gayet net bir soru cümlesi olmasına karşın fotoğrafla         uğraşanlar için her zaman en önemli soru, aynı zamanda en büyük çıkmaz olmuştur. Yazı boyunca bu soru üstüne odaklanarak fotoğraf meraklılarına bir cevaptan çok bir yol haritası çizmeye çalışacağım.

      İşe bilginin en kolay erişim kaynağından başlayalım. İnternette sorumuzu yazıp arattığımızda karşımıza binlerce sonuç çıkıyor. Fakat , bu kadar sonuç olmasına karşın çoğu  birbiriyle benzerlik gösteriyor. Çıkan sonuçlardan hemen birkaç örnek verecek olursak :

1                1-      Çekeceğiniz objeyi fotoğraf karenizin tam ortasına getirmeyin. Onun yerine karenin                           1/3’ü oranında objenizi kenarlara yerleştirerek daha güzel sonuç elde edin (Altın oran)
2                2-      Sis,duman ve ters ışık fotoğraflarının her zaman ilgi çekeceğini unutmayın.
3                3-      Arkaplanın sade olmasına dikkat edin
4                4-      Portre çekimi yapacaksanız gözlerde netliğe mutlaka dikkat ediniz.
5                5-      ……

Şeklinde devam  eden onlarca madde var. Peki sizce de öyle mi yahu, bu mu yani fotoğraf. İnternette yazılanları hatim ederek yapılan bir ezber sınavı mı yani esasen ? Fotoğrafla uğraşmaya başlayan çoğu kişinin fotoğraf hakkında yanılgıya uğradığı nokta burası. O yüzden bu kısmın tam olarak anlaşılması çok önemli. Örnekle gitmek konunun anlaşılması açısından verimli olacak bence. Chema Mados’dan  örnek bir fotoğraf koyarak konuyu açıklamaya çalışalım:




Kuraklığın ve küresel ısınmanın anlatımı açısından çok etkili bir fotoğraf. Fotografik obje fotoğrafın tam ortasına yerleştirilmiş.Peki bu yerleştirme anlatımda bir eksikliğe yol açmış mı?  Aksine daha da mı güçlendirmiş  fotoğrafı ? 

“Çerçevedeki Gizem” kitabında Mary Price:  “ Fotoğrafçılık herkesin birbirine eşdeğer düzeyde iyi olduğu bir alan olsaydı, o zaman başarılar rastlantısal ve mekanik olurdu. ”  der. Fotoğraf bir özgürlük alanıdır. Kişinin kendini ifade edebileceği bir alan. Bir yaratı alanı. Böyle bir alanı kurallara boğmak ortaya çıkacak ürünleri kısıtlamaz mı peki ? Cevabı sizde ;)
Fotoğraf çekmek bir kural işi değildir dedik.  Peki kabul o halde fotoğrafta önemli olan nedir? Orhan Alptürk’ün  kendi fotoğraf anlayışını  yansıtan cümlesiyle devam edelim : “Fotoğraf sanatını, fotoğraf çekmek değil de fotoğraf yapmak şeklinde bir edim olarak ele aldım.” İşte fotoğrafın özü dediğimiz şey burada başlıyor. Orhan Alptürk’ün dediği gibi fotoğraf bir düşünce ile oluşur. Rastlantıyla değil. Yani yanlış yapılan nokta olaya fotoğraf çekmek olarak bakmak. Oysa fotoğraf çekilmez  ,fotoğraf yapılır. Kafada tasarlanır ,kurgulanır  ondan sonra denklanşöre basılır. Olayı birde bu şekilde düşünmenizi tavsiye ederim ;)

 “Kültürde,sanatta,fotoğrafta bambaşka yönler var. Yüzlercesi internet sitelerinde önünüze tepsi içinde sunuluyorsa , binlercesini kendiniz arayıp bulmalı, tahayyül etmeli ve yaratmalısınız. Yoksa , 22. Yüzyılda da hala ok ve yay bakış açısıyla fotoğraf çekersiniz.”   Reha Ülkü’nün “Ateştopu-Fotoğraf Eleştirleri” kitabından bir alıntı. Cümleyi alıntılamamın sebebi aslında bu cümleyle beraber yazıda  fotoğrafla  ilgili yeni bir kavramı daha devreye sokmak. Farklılık kavramı. Çok güçlü ve aynı zamanda da tehlikeli bir kavram.  Burada bahsi geçen farklılık kavramı ise  az önce öne çıkardığımız düşünce eyleminden faydalanılarak oluşturulan bir farklılık. Özünde bir düşüncesi, temeli olmayan farklılıklardan değil. Tasarlanarak oluşturulmuş bilinçli bir farklılıktan söz ediyorum. Duane Michals’ın seri fotoğraf çalışması , fotoğrafta farklılık kavramını açıklamak için güzel bir örnek  :


    Fotoğraf hakkında yazılacak daha çok şey var ama yavaş yavaş gitmekte fayda var. O yüzden bugünlük bu iki kavram kadar yeterli sanırım.


    Umarım kafalarda soru işaretleri bırakabilmişimdir ;)


 
Top